4 Şubat 2011 Cuma

Transseksüel olma günlüğü!

Cinsiyet değiştirme ameliyatına girecek birinin hormon uygulamalarına başladığından ameliyata kadarki süreçte neler yaşadığını hiç merak ettiniz mi? Cinsiyet değiştirmek isteyen bir gencin yaşadığı sancıları, ailevi problemleri ve bürokratik engelleri kendi ağzından dinleyeceksiniz.


Türkiye, eşcinsellerin, trans bireylerin önyargıyla karşılandığı, hatta “hasta” dendiği ülkelerden. Kimimiz “ben karşı değilim”, kimimiz “olur mu öyle şey”, bir diğerimiz “benim çocuğum da olmasın da kimde olursa olsun” diyenlerdeniz. Peki hiç onların nasıl süreçlerden geçtiğini düşündünüz mü, dinlediniz mi? Bugün size cinsiyet değiştirme ameliyatına hazırlanan birinden bahsedeceğim, daha doğrusu o bahsedecek. Onun yazılarıyla, bloguyla tanıştıracağım sizi.

Siteyi açtığınızda karşılaştığınız cümle şu oluyor: “Dünya bile dönüyorsa ben de dönerim!” ve altında şöyle bir yazı: “Ciddi ve idealist “trans” blog”

Gamze Kaboğlu - Dipnot.tv

Son yüklenen yazıyı başta gördüğünüz üzere, en üstte müjdeli bir haber var. Ameliyat için onay alındığı, ameliyat gününün beklendiğine dair. Blogda politikayla, felsefeyle ilgili pek çok makale bulabilirsiniz, bir kişisel anlatı sayfası... Blogun bir de tam olarak böyle tabir edilmese de “anı” bölümü var. Cinsiyet değiştirmek isteyen bir gencin yaşadığı sancılar, ailevi problemler ve bürokratik süreçler anlatıldığı bu bölümden birkaç parçayı alıntılayacağım. Alıntılara geçmeden önce, “farklılığını” nasıl anlattığına biraz yer vermek istiyorum:

“Olmaması gereken bir şeyler oluyordu, hissettiğim buydu… Tüm teneffüsten vazgeçmek pahasına soyunma odasında herkesten sonra giyindiğimi, okulda tuvalete gitmemeye çalıştığımı; ama “öteki” olmamak için, yalan olduğunu bilerek, bende görmek istediklerini insanlara göstermeye çalışırken ne kadar zorlandığımı çok net hatırlıyorum. Herkesin dünyayı kadın ve erkek olarak ikiye böldüğü bir dünyada bedeninizle ruhunuzun iki ayrı yarım küreye denk düştüğünü hayal edin…”

Kurul gününden belgenin alımına kadar onlarca makale sitede yer alıyor, ben birkaçından paragraflara yer vereceğim. Devamını ayrıntıları merak edenler blogu* ziyaret edebilirler. İşte kronolojik olarak yazılan yazılardan bazı parçalar:

27 Nisan 2009:

“... Kurul günü, oraya gittiğimde trans olduğunu anladığım 2 başka kişi daha oradaydı, yanlarına gittim, konuştuk... ...Neler sordular? İlk olarak bir ilaç kullanıp kullanmadığımı (T kullanmadığımı söyledim) sonra düzenli kullandığım bir ilaç olup olmadığını (vitamin vb. gibi şeyleri ara ara kullandığımı söyledim) sonra da ilaç kullanıp kullanmadığımı..! Ne zamandır göğüslerimi sardığımı, saçımı hiç uzatıp uzatmadığımı, vücudumda göğüs çevresi, göbek altında örneğin aşırı tüylenme olup olmadığı, adet düzenine dair sorular...

(...)

Konsültasyon istediler bilindik bölümlerden: Plastik Cerrahi, Endokrin ve Kadın Hastalıkları (mıydı adı?)... Mayıs'ın ilk haftası herbirine bi gün gidip ondan sonra da kısmetse T**'ye başlıyorum herhalde:)”

10 Haziran 2009:

“Malumunuz süreci başlattım, kurula çıktım ve istenen ana bilim dallarından konsültasyon almak için bir takım testler yaptırmaktaydım. Plastik Cerrahi için çok erkendi. KD için de öyleydi aslında da, aradan çıkmış oldu... Esas önemli olan Endokrin'di; çünkü "Hormon Tedavisi"ni onlar kararlaştırıyorlar... Sonunda Endokrin'den olur geldi, hastalığım (Cinsel kimliğiyle ilgisi olmayan fizyolojik bir rahatsızlıktan bahsediyor) yüzünden Hematolojiden de olur istediler, o da tamam; fakat ailemin kabul edememe süreci yüzünden T başlama tarihimi gönülsüzce erteledim; bunu yaparken asıl derdim psikolojik takibimi zedelememekti, bunu da açıkça söylüyorum; çünkü kaç yıldır tanıdığım insanlar... Birkaç haftada değişmeyecekler bunu biliyorum.

Psikologum uzlaşmamı "önerdi", ben de bir terazi aldım... Başlamakla ödeyeceğim bedelle başlamamakla ödeyeceğim bedeli ayrı ayrı kefelere koydum. ...Haliyle bi hayli hafif kaldı başlamak kesesi başlamamaya göre”

23 Haziran 2009:

“Göğüslerimden (aynada dümdüz bir göğüs görememek, onları fazlalık olarak algılamak gibi birçok sebepten) rahatsız olduğum için bir yıldır elastik bandajla o bölgeyi sarıyorum. (...)İlk sardığımda gece çıkmıştım, gündüz olsa anlaşılır gibi gelmişti :) ... Hormona başlamayı da ertelemiş olmak yüzünden bedenimle ilgili mutsuzluğum yine belirginleşmişti... Yine aynayla ilişkim bozuldu. Sonra başka bir şey denemeye karar verdim. Kulağıma çalınmış olan bir şeyi denemeye karar verdim: tıbbi plaster. Açık yaraların üstünü örten tıbbi pamuklu yara bandı gibi bir şey... Amerika'nın yeniden keşfi. ...Göğüslerimi ilk sardığımda kendime daha yakın bir halde doğmuş gibi ferahlamış hissetmiştim, bu yöntemi "keşfedince" bir kez daha doğdum. Birkaç "yeniden doğma" daha bekliyor beni :)”

23 Ocak 2010:

“Beni desteklediğini ifade ederken bazı insanlar "cesaretini tebrik ederim" diyor, "çok cesur bir karar" diyor, bunun gibi cesaret temalı cümleler kuruyor... Hep benzer bir cevabı tekrarlıyorum:

Başka türlü yapmak mümkün olmadığında yapılan şey cesaret midir emin değilim açıkcası... Çoğu insan bunun bir seçim olduğunu düşündüğü için böyle söylüyor sanırım, ama kendin olmak bir seçimler dizisine bağlı değil malesef... Bir yer geliyor, kırılma! sonrası yok, o andan sonra daha fazla rol yapamıyorsun, kendine bir kez doğruyu yüksek sesle söyleyebilmişken olmuyor.”

(...)

11 Nisan 2010:

(...)

“Ağustos başında ilk iğnemi oldum. enjeksiyon yapılan kas birkaç gün ağrıdı ve sıcaktı.

İki hafta geçtiğinde hiçbir şey olmamıştı. ...Kısacası ilk izlenimlerim pek hoşuma gitmemişti.

Bir ay geçtiğinde, sesimde bariz bir çatlama vardı; 6. haftada net bir şekilde kalınlaşmıştı. Yumurtlama denen illeti de etkilemişti(bir daha da olmadı), işler yoluna giriyor, diye düşündüm : ) İkinci iğnenin zamanı da gelmişti, oldum. Ayva tüylerim, çatlak sesim, yağlı- siyah noktalı cildimle ergenliğin en berbat aşamasındaydım...

Beşinci ayda, ayva tüylerimin rengi koyulaşmaya başladı, göğüs tipi kıllanma ve buna bağlı kaşıntılar vardı, neremde tüy çıkacaksa orası sivilceleniyor ve kaşınıyordu.

(...)

Ve ilk kez bugün aynaya baktığımda farklı birini gördüm, önceden tam tespit edemediğim birtakım değişikliklerin izini ararken bugün baktığımda eski yüzümün izlerini aradığımı fark ettim... Değişiyorum. Bu beni sanıldığı gibi aşırı mutlu etmiyor, bunu doğal karşılıyorum, sadece ideal benliğime yaklaştığım için, kendime hak ettiği saygıyı-değeri gösterdiğim için aynada gördüğüm yüze gururla bakıyorum”

Gamze Kaboğlu - Dipnot.tv

3 yorum:

Deniz dedi ki...

Yeniden doğmak gibi... Aynada istediğimi görmek için geçiriyorum ben de günlerimi...

Adsız dedi ki...

aslında korkuyorum ben çevremi çocukluk arkadaşlarımı tanıdıklarım bir daha göremiyecem . ailemin arkasından konuşanlar olacak ama bir yandan artık millet arkasına dönüp bu kız mı erkek mi diye konuşmayacak denize girebilecem atlet tarzı üstler giyecem dışarda cafede kimse bana garip bakıyormu düşünmeden arkama yaslanacam. ben daha 18 yaşındayım daha yeni hormon testine başladım bana kalsa hemen olsun ama ailem için kararsızım milletin onları üzmesini istemiyorum

Berk İnan dedi ki...

Çok doğal çok güzel anlatmışsın yaşananları ? Tanıyor muyuz seni ?