9 Temmuz 2009 Perşembe

Karmakarışık çorbadan geriye kalanlar: Kavramlar

Hem sosyolojide hem de çeşitli kaynaklarda EBT (Eşcinsel, Biseksüel, Transgender) ile ilgili çeşitli kavramlar geçiyor. Ben burada bunlardan bazılarını ele aldım. Bazı tanımlamaları da Hırvatistan’daki feminist kadın örgütünün - Women's Room - Center For Sexual Rights- dijital yayını Creation of Sex? Gender? (2008) aldım.

Cinsiyet; insanları dıştan görülen cinsel organlarına bakılarak, biyolojik karakterlerinin toplumsal kökenli tıbbı ve hukuki sınıflandırılmasıdır. Yasal sınıflandırma, ataerki, tıbbi normlar, genitaller ve cinsiyet özellikleri, biyoloji, seks rolleri ve kuralları, dil, toplumsal cinsiyet bu kategorinin altında sıralanabilir. “Eril” ve “dişil” cinsiyet kategorilerini aşan, cinsiyet farklılığının varlığına rağmen sadece iki kategoriye (“dişil” ve “eril”) bölen, cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliğe neden olan sosyal bir kurgudur.
Toplumsal cinsiyet; kişinin onayladığı, ret ettiği ve/veya karşı çıktığı kendi kimliğinin ve ifadesinin bireysel kurgusudur. Ataerki, aksesuarlar, makyaj, takı, ayak giyecekleri, cinsel yönelim, beden dili, saç stili, kıyafetler, renkler, kanunlar, normlar, seks, dil, roller, meslekler, isimler bu kategorinin altında sıralanabilir. Hem “kadının” ve “erkeğin” seks ve toplumsal cinsiyet rolleri hem de “erkek/erkeklik” ve “kadın/kadınlık” ikili temelinde toplumsal olarak dayatılmış veya kurgulanmıştır.
Cinsel kimlik; kişinin kendi cinsel öz-kavrayışını belirtir. Doğumda dış cinsel organlarına bakılarak belirlenmiş cinsiyetiyle doğru orantıda olmak zorunda değildir.
Toplumsal cinsiyet kimliği; kişinin kendi toplumsal cinsiyet öz-kavrayışına işaret eder, doğumda atanmış cinsiyetiyle doğru orantıda olmak zorunda değildir. Her insan sadece “eril” ve “dişi” ikili kavramını içermeyen toplumsal cinsel kimliğe sahiptir.

Transgender bir cinsiyetten diğerine rol, norm, davranış, kıyafet, aksesuar, dil, vs. yoluyla geçen kişidir. İllaki bir varış noktası olması gerekmez. Yani tamamen “kadın” veya tamamen “erkek” gibi bir son nokta olmayabilir. Bazı kişiler anlık geçişler yaşar (“şu an erkeğim”, “şu an kadınım”), bazıları birkaç saatlik veya günlük geçişler (crossdresser, transvestit), bazıları da ömür boyu karşı cinsiyet halinde yaşar. Gittikçe anlamak zorlaşıyor değil mi! Belki de cinsiyet dediğimiz şey o kadar da “sabit” veya “standart” bir şey değildir. Transgender kişilerin bazıları vücutlarında bazı değişiklikler (hormon kullanma, göğüs aldırma, vs.) yapma isteği duyarken bazıları da böyle bir istek duymayabilir. Transgender kelimesi transseksüel, transgender, travesti, crossdresser, interseksüel, genderqueer, queer gibi kimlikleri de içeren geniş bir çatı kelime olarak kullanılmaktadır.
Transseksüel kişi her zaman rol, norm, davranış, kıyafet, aksesuar, dil, vs. yoluyla karşı cinsiyete geçişi benimsemeyebilir fakat özdeşleştiği cinsiyete (cinsel kimliğine) göre bedenini uyarlamak ister. Transgender kişiden ayrıldığı nokta ise -tam bir cinsiyet geçişi için yapsa da yapmasa da- sürekli olarak özdeşleştiği cinsiyet bedenine ait özelliklere sahip olma isteği taşımasıdır.

Herkesin cinsel kimliğini ve toplumsal cinsiyet kimliğini var olan tanımlara ve kategorilere uymak zorunda kalmadan tanımlama ve gösterme hakkı vardır.

Herkesin kendi bedeni ve kimliğini tanımlama hakkı ve toplumun bu hakka saygı göstermesini isteme hakkı vardır.

Herkesin toplumsal cinsiyetini ve/veya cinsel kimliğini tanımlama, kendi hakkında fikir belirtme ve kendi kimliğini belirleme hakkı ve adı geçenleri değiştirme hakkı vardır.

Herkes, “kadın” ve “erkek” ikili kavramına uymayan ve cinsel / toplumsal cinsiyet belirsizliğini ve çelişkisini de içeren cinsel ve toplumsal cinsiyet kimliğini gösterme hakkına sahiptir.

Hiç yorum yok: